Öne çıkan

DİRENİŞİN TALEPLERİ

Açlık Grevi Hakkında

Direniş her geçen gün büyümüştür. Nuriye Gülmen’in yakmış olduğu ateş etrafında toplanan emekçilerin sayısı artmıştır. Nuriye ve Semih’in açlık grevi direnişini ve diğer emekçilerin mücadelelerini http://direniyoruz.net/ adlı websitesinden anlatmaya devam edeceğiz. Direnişle kalın…

Yurtdışında Nuriye Gülmen ve Semih Özakça ses olmak için https://hungryforourjobs.wordpress.com/ adlı websiteyi olabildiğince yaygınlaştıralım

KEYFİ VE HUKUKSUZ BİR ŞEKİLDE AÇIĞA ALINDIM. İŞİMİ İSTİYORUM!

1-OHAL kaldırılsın.

2- İşten atılan ve açığa alınan devrimci demokrat kamu emekçileri işe iade edilsin.

3-Keyfi ve hukuksuz işten atmalara son verilsin.

4-13 bin ÖYP’li araştırma görevlisinin kadro güvencesi geri verilsin.

5-İş güvencesi olmadan bilim yapılamaz, tüm eğitim ve bilim emekçileri için iş güvencesi istiyoruz.

Açlık grevi ilanıdır.

3 Nisan 2017’den not

Direnişin 146. günü

Açlık grevinin 26. günü

Açlığımız Sürüyor: 25 ve 26. Günler

Dün yazdığım günce tabletin azizliğine uğradı. Dünkü gün, güncesiz kaldı. Ona ayırdığım onca zamana mı yanayım, günceyi kaybettiğime mi? Neyse, bugün iki günü kısaca anlatacağım.

Pazar, cumartesi kadar olmasa da hareketli geçti. Beni çok heyecanlandıran bir ziyaretçim oldu. Gençlik yıllarımdan bir arkadaşım çıktı geldi. Sevgili Süreyya’yla yıllardır görüşmemiştik. Çok heyecanlandım, çok mutlu oldum onu görünce. Sonra cânım Sevinç geldi. Bana sevdiği çocuk kitaplarından birini getirmiş. Çocuk kitaplarına hem ilgi duyuyorum hem de okumayı çok seviyorum. Kitap okuma vaktimin epeyi sınırlı olduğu böyle bir zamanda, hızlıca okuyabileceğim farklı kitaplar olması da hoşuma gidiyor. Elimizin altında kitap olunca, küçük destekçilerimizle kitap okuma alternatifini de değerlendirebiliriz. Direniş alanımız, maalesef çocuklar için pek eğlenceli değil. Ama yine de daimi destekçilerimiz var: İdiller, Tanya, Berkin, Şila, İlhan. Alanın en güzel ziyaretçileri.

Pazar günü Sokak Akademisinden birkaç dostumuz kara tahtalarıyla birlikte ziyaretimize geldi. Birkaç saat bizimle kaldılar. ESM Urfa Şubeden kamu emekçileri ve sevgili İrfan Aktan da ziyaretçilerimiz arasındaydı. Akşama KESK’in kurultayından çıkan ihraç edilmiş kamu emekçileri tekrar ziyarette bulundular. Ben dinlenmedeyken Baskın Oran gelmiş bir de.

Gündüzleri yakıcı bir güneş oluyor. Öğle saatlerinde güneşin altında oturmak bizi yormaya başladı. Soğukla baş etme konusundaki zayıflığım kadar olmasa da sıcakla imtihanım da ağır. Sıcakta hemen tansiyonum düşer, çabuk yorulurum. İşin kötü yanı, akşamki serinliğe hazırlıklı olmak için hala epey kalın giyiniyoruz. Hal böyle olunca vücut ısımızı havaya göre ayarlamamız zorlaşıyor. Ama buna da bir çözüm bulacağız elbet. İlk küçük çözüm güneşin tepemizi yakmasını engelleyecek bir şapka takmak. Günlerdir, kalın kenarlıklı ama “tatildeyim, bana dokunmayın” havası taşımayan bir şapka arıyordum. İnce kenarlıklı olanlar güneşten korumuyor. Kalın kenarlıklı olanlar çok havalı. Dün her iki talebimi de kısmen karşılayan bir tane bulduk. Sanırım bugün onu alacağız. Bir de artık alanda şemsiyeli banklarımız var. Yağmurdan korunmak için yapmıştık ama kısmen güneşten de koruyor. Şemsiyenin bank üzerinde durma açısını güneşin en yüksek olduğu saatlerdeki yere düşme açısına göre ayarlamayı başarırsak, şemsiyeli banklarımız da epey iş göreceğe benzer.

Sabahın erken saatlerinde güne başlamak çok güzel oluyor. Her sabah işe giderken alana uğrayıp bir selam veren epey direniş dostumuz var. Biz de o saatlerde kitap ya da gazete okuyor oluyoruz. Dün sabah alana gelir gelmez çiçekleri düzenlemeye giriştim. Celil ve Mustafa’yla birlikte kuruyanları ayırdık, suyu azalanların sularını tazeledik. Saksı çiçeklerini suladık. Açelyalar epey kötü durumda. Menekşeler onlardan daha iyi ama harika değiller. En iyi durumda olanlar zambaklar ve adını bilmediğim tatliş. Açıkçası, ne yapmamız gerektiğini bilmiyorum. Çiçeklerle konuşan bir uzmana ihtiyacımız var. Bu günlüğü okuyan ve çiçekten anlayan direniş dostlarını alana bekleriz. Çiçeklerimiz ölmeden geliniz efendim. Hayat kurtarınız.

Sabah Wan Hapishanesindeki devrimci tutsaklardan mektup gelmişti. Onlara cevap yazmaya başladım. Tabii ki yarım kaldı. Bugün devam edeceğim. Onlara uzun uzun direnişimizi anlatmak istiyorum. Belki günlüklerimizden de bir kopya alır, eklerim mektuba. Bir de, geçen günkü nöbetçiler, kuruyan çiçeklerden ayraç yapmışlar. Çok hoşuma gitti. Ben de deneyeceğim, yapabilirsem tutsaklara göndereceğim.

Öğle saatleri sakin geçti. Akşama doğru, bildiri dağıtırken Şebnem Hoca’yla (Korur Fincancı) karşılaştık. Bize sağlığımızla ilgili birkaç tavsiyede bulundu. Akşama Sibel (Özbudun) ve Temel Hoca (Demirer), Yasin (Durak), Kamuran bizimleydi. Bir ara Funda Hoca uğradı. Akşam açıklamamızda Temel Hoca da konuştu. Bizimle ilgili güzel sözlerini, bu topraklardaki direniş geleneğinin bir halkası olma onuruyla kabul ettik. Hoca ve dostlarımız geceye kadar bizimle kaldılar alanda. Türkü söyledik, sohbet ettik. 26. günü geride bıraktık.

Açlık sürüyor. Bugün, 27. güne döndük. Arkadaşlarımız açlık grevimizi anlatmak için halka seslenirken, kaç gün aç kalabilirsiniz, diye soruyorlar. Onlar bu soruyu sorunca aklıma hep açlıktan ölen bebekler; açlık, yoksulluk sınırında yaşayan milyonlarca insan geliyor. Açlık, bu halka hiç de yabancı değil, diye düşünüyorum. Açlığımız bizi hem adalete hem de bu toprakların gerçekliğine bir adım daha yaklaştırıyor.

Direnişimizin 147., açlık grevimizin 27. gününde çiçekli anıtımızın önündeyiz. Bekleriz.

Direnişimizin sıcaklığı, açlığımızın coşkusuyla kucaklarım herkesi.

Sevgi ve selamlar,

Nuriye

2 Nisan 2017’den not

Direnişin 145. günü

Açlık grevinin 25. günü

#AclikgreviDirenisinin 25. Günü. Bu ziyaretler önemli. KESK KHK ve IHRAÇ kurultay sürecinde Yüksel Caddesi Direnişi ile, bu direnişe mesafeli duran toplumsal muhalefet odakları arasındaki psikoloji duvar yıkılmış görünüyor. 2-3 gündür direnişe olan destegin bireysel duyarlılık noktasından örgütlü duyarlılığa evrildiğini görüyoruz. Seyri Sokak videolarına da yansıyan kurumsal ziyaretler arttı. Umuyoruz ki kurultay sonrasında KESK, gerçekten etkili eylem kararları alır, artık bu direnişin yükünü omuzlar, Yukselde, bir kac farkli sehirde cesaretle sokaga cikan kamu emekcilerinin ve açlık grevcilerinin vebalini daha fazla taşımaz.
(Oktay)

 

1 Nisan 2017’den not

Direnişin 144. günü

Açlık grevinin 24. günü

Pır Sultan Abdal, AABF, Haci Bektasi Veli, Alevi kurumları Yüksel Caddesi Direnişiyle dayanisma açıklaması yaptılar

Açlığın koynunda 24. gün

Dün belki de direnişin en yoğun günüydü. Genelde sabah saatleri sakin olur. Öğlen 12’den sonra alan kalabalıklaşmaya başlar. Akşam 6’ya kadar yoğun geçer. Cumartesi kalabalığı ise başkadır. Bugün Yüksel’de baş döndürücü bir kalabalık vardı. Alan da hiç boş kalmadı.

Sabah saatlerinde il dışından ziyaretçilerimiz gelmeye başladı. İzzmir’den kamu emekçisi dostlarımız, bir günlüğüne yanımızda olmak için gelmişler. KESK’in ihraçlar kurultayı için gelen kamu emekçileri kurultay öncesi bizi de ziyaret ettiler. Yine sabahın çok erken saatlerinde, çeşitli illerden Ankara’ya gelmiş olan Kampus Cadıları bizimleydi.

Açlık grevinin başlamsından bu yana alana çiçek yağıyor. Buketlerin yanında saksı çiçeği getirenler de var. Beş tane renk renk menekşemiz, üç tane açelyamız, üç tane zambak soğanımız, bir de adını bilmediğim çok tatlı bir çiçeğimiz oldu. Günlerdir menekşelerin ve zambakların saksılarını değiştirmek için saksı istiyordum. Ancak bugün tedarik edebildik. Çiçeklerden çok anlamıyorum ama direnişe başlamadan kısa bir süre önce merak sarmıştım çiçek bakmaya. Baba evinde epeyi çiçeğim olmuştu. Onlara gözüm gibi bakıyordum. Yavaş yavaş dillerinden anlamaya başlamıştım. Burada da etrafımızı çiçekler sarınca çok mutlu oluyorum. Bir kere baharın patlamasını alandan müjdelemek çok hoşuma gidiyor. Ankara gibi baharın şöyle yalandan göz kırptığı bir ilde, direnişimiz bahar saçıyor. Ne güzel, ne mutlu bize, ne mutlu alanı çiçeklerle donatan dostlarımıza.

Menekşelerin ve zambakların saksılarını değiştirdik. Toprağa ve bitkiye değmek iyi geldi. Sonra can sularını verdik. Menekşeleri güneşi doğrudan almayacakları, anıtın sol yanına dizdik. Gün boyu çiçekler gelmeye devam etti. İlk büyük buket çiçeğimiz geldiğinde hevesle saksı almıştık. Sonra fark ettik ki bu iş saksıyla olmayacak. Bol bol su içtiğimiz için bolca plastik şişemiz oluyor. Şişelerin üst kısımlarını keserek saksıya dönüştrüyoruz. Eh, bu kadar çiçek bahsi yeter. Siz alana geliniz, direnişin bahar açmış halini görünüz efendim.

Öğleden sonra yoğun ziyaretler başladı. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği üye ve yöneticileri, Eskişehir’den ve Ankara Üniversitesinden Barış bildirisi imzacısı hocalar, 10 Ekim şehidi Dilan Karakaya’nın ailesi, KESK’in düzenlediği ihraçlar kurultayı için Ankara’ya gelen Alman Parlamentosu Sol Parti Milletvekili ve Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Üyesi Andej Hunko ziyarete geldiler. KESK’e bağlı Enerji Sanayi Maden Sendikasının Genel Kurulu vardı. O vesileyle Türkiye’nin dört bir yanından ESM’de örgütlü kamu emekçileri ziyaretlerde bulundular. Saat 17:00’da Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, Alevi Bektaşi Federasyonu, Divriği Kültür Derneği, Varto Kültür Derneği, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı, Kızılırmak ve Dersimliler Derneği üye ve yöneticileri ziyarete geldiler ve destek açıklaması yaptılar. KESK’in düzenlediği kurultaydan çıkan 30 kadar kamu emekçisi de alana gelip desteklerini ifade ettiler. Didim’de işi için direnen Barış Bozkır ve Bodrum’da eylemler yapan Engin Karataş, Düzce’de direnen Mimar Alev Şahin iki gündür bizimleydi. Direnenlerin buluşması ne güzel oluyor, bilseniz.

Çok ilginç bir tesadüf de oldu dün. Yıllar önce sadece bir akşam yolumuzun kesiştiği, bir iki saat birlikte vakit geçirdiğimiz bir arkadaşla direniş alanında geçmişteki karşılaşmamızdan habersiz yeniden buluştuk. Ve son derece tesadüfi bir biçimde birbirimizi hatırladık. Böyle karşılaşmalar insanda garip duygular ve izler bırakıyor. Geçmişten gelen kişi bir anlığına sizi o ana, o zamanki halinize geri götürüyor. Direnişin olmadığı çok başka bir âna, zamana, atmosfere geri dönüyorsunuz. O insanla birlikte ortak bir geçmişinizin olduğu duygusu aranızdaki bağı güçlendiriyor. Dünkü karşılaşma bana çok iyi geldi. Bir kez daha, iyi ki buradayız, iyi ki direniyoruz, dedim.

Açlık grevimizin 24. gününü geride bıraktık. 24 gündür direnişimiz açlığın koynunda sürüyor. Direnişin açlık hali, duygu ve motivasyon olarak eski halinden epey farklı. Direniş alanımızın atmosferi de öyle. Destek ve sahiplenme çok güzel. Direniş dostlarının bize yaklaşımı o kadar ince ki, bazen bizi zorluyor. İlk zamanlar insanlara ‘hasta’ olmadığımızı, bakıma muhtaç olmadığımızı, sağlığımız elverdiği ölçüde eski yaşantımıza devam edeceğimizi, direnişi eskisinden daha çok anlatmamız ve daha çok çalışmamız gerektiğini anlatmaya çalıştık. Açlığımızın biyolojik olmaktan çok politik bir şey olarak algılanması gerektiğini anlatmak gerekti. Başlarda ayakta durmamıza bile tepki gösteriyorlardı. Direniş dostlarına kalsa bizi bir cam fanusa koyacaklardı. Neyse ki, ısrarımız kazandı. Dostlarla kavgalar azaldı. İlk zamanlara göre daha özgürüz. Onlar da iyi olduğumuzu gördükçe müdahalelerini minimuma indirdiler. Yine biz kazandık. 

İkinci kavgayı üzgünler sınıfına karşı veriyoruz. ‘Sizin için çok üzülüyoruz. Ne olur açlık grevini bırakın’ diyenler hâlâ var. Onlara bir kez de buradan seslenelim: Kimseyi üzmek için yapmıyoruz bu eylemi. Bu eylem iktidara bir meydan okuma olduğu kadar size de bir çağrı. Biz eylemimizle herkesin yapabileceği bir şey vardır, diyoruz. Binlerce insanın katacağı küçücük bir emek direnişi kocaman bir kartopuna dönüştürür. Üzülmekten fazlasını yapabilirsiniz. Bize inanın. Kendinize inanın. Zaferi beraber öreceğiz.

Bugünlük bu kadar. Sizi çok seviyoruz, unutmayasınız.

İçten sevgimle, direnişimizin sıcaklığıyla kucaklarım.

Nuriye

24. Gün
KESK ihraç kurultayınin ardından çeşitli kentlerden gelen KESK’lilerin Yüksel Direnişi ziyareti
V/A.D.A

29 Mart 2017’den not

Direnişin 141. günü

Açlık grevinin 21. günü

“Cumhuriyet Gazetesi’nin bugunku Akademi eki… Duymayan gormeyen kalmadi, arkadaslarimizin uyesi oldugu sendikalari hariç…

KESK 8 Mart’a özel (kadınlar direniyor konulu) dergi çıkarıyor, icinde Acun Abla ve Nuriye’ye ait hiçbir şey yok. Ayni KESK “Hayir” başlıklı, ihraç edilen akademisyenlerle röportajlarin oldugu özel sayi çıkarıyor, 60 sayfalik dergide akademisyen Nuriye’ye dair tek satir geçmiyor. Nasil bir zihniyetle karsi karsiyayiz görün, bilin..” M. Çeşme

CHP Milletvekili Murat Emir, Yüksel Direnişçileri ile ilgili soru önergesi vermiş. N. Gülmen.

21

Gezi şehitlerinden Ahmet ATAKAN’ın annesi Emsal ATAKAN Yüksel direnişini ziyaret etti.

 

 

ODTÜ Eğitim-Sen Temsilciliği ODTÜ hayır diyor şenliğinde bizlere ve direnen kamu emekçilerine selam yollamış!

https://twitter.com/SemihOzakca/status/847085675442786304/video/1

28 Mart 2017’den not

Direnişin 140. günü

Açlık grevinin 20. günü

CHP Hatay milletvekili Hilmi Yarıyıcı alanı ziyaret etti. Bugün akşam saat 21:05’de gerçekleştirilen #NuriyeSemihAçlıkla20gün hashtag eylemi başarılı oldu ve Türkiye TT’de 4. sıraya çıktı. 3 saate yakın ilk 10’da kaldı.

27 Mart 2017’den not

Direnişin 139. günü

Açlık grevinin 19. günü

Direniş alanını Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya fakültesi, tiyatro bölümü öğretim elemanı Doç. Dr. Süreyya Karacabey ziyaret etti. Ardından Evrensel Yol Partisi başkanı direniş alanını ziyaret ederek saat 14:00 te yapılan basın açıklamasına katıldı.
Video:K.E.C